Bu Tavırlar da Ne?

image

Bu tavırlar da ne? Başlığım aslında işin gerçekten de genel bir özeti gibi; “bu tavırlar da ne?”

“Eskilerde” diye başlayan cümleleri seven biri değilimdir ancak insana eskiyi aratan o kadar çok şey var ki…
Şöyle bir örnekle başlayalım diyorum.

Örnek Hikâye: Ahmet ve Mehmet maddi durumları orta halli iki sıkı arkadaştırlar. Ahmet bir yarışmaya katılır ve birincilikle bitirir. Mehmet bu duruma Ahmet adına çok sevinmektedir. Ahmet’i birçok ünlü yapımcı vs. değerlendirmek ister ve gün gelir, Ahmet bir yıldız olur parlar. Mehmet bu durumdan habersizdir. Haberi aldığında hem sevinir hem de bir burukluk olur içinde. Çünkü haberi getiren Ahmet değil, bir başkasıdır.
Aradan biraz zaman geçer, Ahmet tüm ülke tarafından sevilen biri haline gelir. Mehmet, o gün bu gündür Ahmet ile görüşememiş ve onu ziyaret etmek isteyerek evine gider. Ancak bir sürpriz ile karşılaşır; Ahmet dinlenmek isteğini ve Mehmet’in bir daha ki sefere randevu alıp gelmesini istediğini söyler yardımcısına. Tabi Mehmet bu duruma hem üzülmüş hem de kızmıştır. Aradan yıllar geçer ve bu süre içerisinde bir daha o kadar yakın olmazlar birbirlerine. Birgün Mehmet’in kapısı çalar ve Mehmet açar kapıyı, şaşkınlık içerisinde kalır. Kapıdaki Ahmet’tir ve onu bitkin halde görür. Bir an içeri almak konusunda tereddüt etse de dayanamaz ve içeri alır. Ahmet ağlamaya başlar, Mehmet’in içi yanmaktadır ama dik duruşundan taviz vermez. “Ne oldu?” diye sorar ve Ahmet, her şeyin bittiğini, elinde avcunda hiçbir şeyin kalmadığını söyler; hıçkıra hıçkıra ağlayarak.
Ve kapıdan yüzüne bile bakmadığı o insan; Mehmet, ona “Üzülme eski dostum, soframda bir tabak daha olsa bende aç kalmam, sende, boşver.” der ve Ahmet artık haykırarak ağlamaya başlar ve sarılırlar..
Ancak Mehmet hiç unutmaz o eski günü, hep kalır bir yara olarak sol yanında…”

Paranın bu devirde satın alamayacağı neredeyse hiçbir şey kalmadı, bunu inkâr eden hayalperesttir, kabullenmek lazım. Ancak öyle bir pamuk ipliğine bağlıdır ki, her an kopabilir. Bu ipi etrafındaki insanların boynuna geçirmeye kalkanlar, ileride başları öne eğik yürüdüler hep.

Şan şöhret bir an da parasızlığa ve sefalete dönebilir. Kendine hakim olamayan bir insan etrafındaki herkesi öldürebilir. Herkese Mehmet gibi bir dost düşmeyebilir. Zevkin ve eğlencenin altında dostlarınızı ezmeyin..

Örnek 2: Kendini diğer insanlardan sürekli üstün görenler tayfası.
Bunlar zaten ayrı bir hallerdeler. Affınıza sığınarak söylüyorum, evlerinde os.rarak gezen bu tayfa, dışarıya çıktıklarında ne değişiyorsa yabancıların deyimiyle “cool” insanlar haline geliyorlar ve birkaç basamak yukarıda hissediyorlar kendilerini. En pahalı mekanlarda fotoğraflar çektirip (sürekli olarak yapana bu sözlerim) “çok eğlendik” gibi açıklamalarla bunları paylaşarak sosyal medya da eğlence yarışına girerler. Sorsan Türkiye’de kaç il var diye, bilmez birçoğu. Ama baktığınızda bir havalar bir tripler. İnsanlar imrensin, görsün hani bizi, havasını tutturmuş gidiyorlar.
Bir tatsalar sokaktaki insanların yaşamını, o doğallığı, o kasıntısız hayatı, sahtelikten uzak, iki yüzlülükten uzak o hayatı bir tatsalar, bir daha dönmek istemezler geldikleri yere.
Bir anlasalar kimsenin kimseden üstün olmadığını, o zaman anlamı olacak aslında yaşamın.
Bu yapılanlar tam bir ayıp ve utanç kaynağı!



(Visited 1 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın